Aynaya Bakmak: Yolculuğun Başlangıcı

İnsanın bütün yolculuğu, aslında bir aynaya bakma çabasıdır.
Kimi aynaya kendini görmek için bakar, kimi Allah’ı;
kimi sadece sureti görür, kimi yansıyan ışığın kaynağını arar.
Ve bütün bu bakışların toplamı, tek bir sorunun yankısıdır:
“Ben kimim?”

Kendinden Kaçış ve Aşkın Başlangıcı

İnsanın kendini sevmekten kaçışı, aslında kendi içindeki karanlıkla yüzleşmekten korkmasıdır.
Bu yüzden çoğu zaman, bir başkasını severiz ,
çünkü o kişi, kendimizden kaçtığımız yönleri bize gösterir.
O kişide bastırdığımız cesareti, sakladığımız kırılganlığı, unuttuğumuz şefkati görürüz.
Ve o yüzden kalbimiz sarsılır.

Ruh, kendi tamamlanmamış tarafını fark ettiğinde bir çekim doğar.
Jung’un diliyle bu, projeksiyon;
tasavvufun diliyle tecellidir.
İkisi de aynı gerçeği söyler:
İnsan, kendine ayna tutanlara çekilir.

Gölgenin Ortaya Çıkışı

Jung’a göre gölge, insanın kendine itiraf edemediği yönlerinin toplamıdır.
Yani bir başkasında seni öfkelendiren, küçümsediğin, tahammül edemediğin her özellik,
aslında senin içinde bastırılmış bir benzerliğe dokunur.

Örneklerle Gölge

  • Başkalarında kibir gördüğünde öfkeleniyorsan, bu sende bastırılmış onaylanma arzusuna işaret eder.

  • Birinin başarısını kıskanıyorsan, bu senin kendi potansiyeline inanmadığın yerdir.

  • Birini fazla eleştiriyorsan, belki o davranışı bir zamanlar sen de yapmış ama kendinde affedememişsindir.

Bu yüzden Jung der ki:

“İnsan başkalarında gördüğü kusurlarla kendi karanlığını tanır.”

Yani gölge, senin karşındaki kişide görüp reddettiğin,
ama aslında sende var olan şeydir.

Gölgeyle Yüzleşmek

Gölgeyi inkâr eden kişi, onu başkalarına yansıtır.
Ama gölgeyle yüzleşen kişi, onu dönüştürür.

Birinde seni rahatsız eden bir davranışı fark ettiğinde şu soruyu sorabilirsin:

  • “Bu bana neden bu kadar dokundu?”

  • “Ben de bir zamanlar böyle davrandım mı?”

  • “Bu durum bana neyi öğretmek istiyor?”

Bu sorularla birlikte karanlık, artık seni ele geçiren bir güç olmaktan çıkar,
öğretmenine dönüşür.

Işık, Gölgesini Göstererek Tamamlanır

Nefis, Allah’ın isimlerine ayna olmak için yaratılmıştır,
ama kendini bağımsız sandığında gölgesini hakikat sanır.
Oysa gölge, ışığın varlığını ispat eder.

Yani kalbindeki eksiklik, aslında seni ışığa götüren bir delildir.
Sen bir insanda hem sevgiyi hem öfkeyi yaşarsın;
ama o iki uç da seni aynı yere taşır:
Kendini bilmeye ve Rabbinin isimlerini tanımaya.

Tasavvufun Dilinde Gölge: Nefsin Aynası

Tasavvufun diliyle gölge, nefsin izdüşümüdür.
Çünkü nefis, Allah’ın isimlerine ayna olmak üzere yaratılmıştır —
ama o aynanın önüne benlik tozu sinince, ışığın saf yansıması bozulur.

Işık, kendi yolunu engelleyen bir perdeyle karşılaştığında,
arkasında bir gölge belirir.
İşte o gölge, insanın kendini ayrı bir varlık zannetmesidir.
Oysa o karanlık bile, ışığın varlığına delildir;
çünkü ışık olmasa, gölge de olmazdı.

Bu yüzden nefis, hem perdedir hem delil;
hem seni Hak’tan uzaklaştırır, hem O’na götürür.
Kendini müstakil zannettiğinde gölge büyür;
ama o gölgenin de Allah’ın terbiyesi altında olduğunu fark ettiğinde,
ışık yeniden parlar.

Bir başkasında kibir, öfke, sevgisizlik gördüğünde,
aslında Allah sana “bak, ışığının önünde hâlâ gölgeler var” demektedir.
Yani o kişide gördüğün şey bir kusur değil,
senin kendi gölgende saklı kalan yönlerinin yansımasıdır.

Bu yüzden her karşılaşma bir hatırlayıştır:

“Kendini temize çıkarma, çünkü gölgen de Benim ilmim dâhilindedir.”

“Nefis kendini temize çıkarmak ister,
halbuki o her türlü kusura en yakın olandır.”

Nefis, karanlığıyla insana aczini,
ışığıyla ise Allah’ın nurunu öğretir.
Bu iki zıt hâlin arasında insan,
kendi hakikatinin gölgesiz noktasını yani tevhidin ışığını  bulur.

İlahi Çekimin Sırrı

İbnü’l-Arabî’ye göre hiçbir karşılaşma tesadüf değildir.
Her insan, sende tecelli etmemiş bir ismin yankısıdır.
Ama tecelli sadece Cemal (güzellik) isimlerinden değil;
Celal (kudret, sertlik, yakıcılık) isimlerinden de olur.

Yani sen bir insana çekildiğinde, o kişi sadece sende eksik olan Rahmanî yönü değil,
aynı zamanda sende bastırılmış olan karanlık bir yönü de sana gösterebilir.
Birine yöneldiğinde, aslında Allah’ın sende gizli kalan bir ismine yönelirsin.
O kişide seni çeken şey, senin eksikliğin değil, potansiyelindir.

Her çekim bir hatırlayıştır.
Sen bir surete hayran olsan da, o surette yansıyan isim seni kendine çağırır.
O kişi, içindeki kilidi fark ettiren bir anahtardır.
Ve o kilit açıldığında, sevgi artık aynı kalmaz;
çünkü seni ona çeken şey, sende açığa çıkmıştır.

İşte o an, aşkın yönü değişir:
Suretten manaya geçersin.
Ve o zaman sevgi, bağımlılıktan şahitliğe dönüşür.

İnsanın imtihanı, kilit açıldıktan sonra başlar.
Çünkü aşkın ilk hâli bir ihtiyaçtır; ikinci hâli ise bir tercihtir.
Kilit açıldığında o kişi artık seni tamamlamaz,
ama sana şahitlik eder.
Artık o kişiye sahip olmak istemezsin,
sadece onun varlığında Allah’ın nurunu seyredersin.

Hiç kimse seni tamamlamaz, çünkü hiç kimse tam değildir.
Ama herkes, seni sana biraz daha yaklaştırır.
Her çekim bir ismin çağrısı,
her ayrılık bir ismin tamamlanışıdır.

Ve sonunda anlarsın:
Aşk, senin kendine dönme biçimindir.
Bir başkasında gördüğün güzellik, Allah’ın sende görmek istediği ışıktır.
Sen birini sevdiğinde, aslında O seni kendine çağırır.
Çünkü bütün aynalar kırıldığında, kalan sadece ışıktır.

Ayna sadece güzelliği değil, eksikliği de gösterir.”
Ve sen, o eksiklikte Allah’ın tamamlayıcılığını fark ettiğinde,
artık hiçbir gölge seni korkutmaz.
Çünkü bilirsin:

Her gölge, nurun izini taşır.

Ayna-i Ekber ve İnsan Kalbi

Her ayna ışığı bir ölçüde yansıtır;
ama en büyük ayna, nurun en saf biçimde göründüğü yerdir.
Tasavvuf, bu aynanın adını koyar:
Muhammed (aleyhissalâtü vesselâm).

O, Allah’ın bütün isimlerinin bir arada tecelli ettiği
Ayna-i Ekberdir.
Onda hiçbir benlik kalmamıştır;
tamamen “O’nun için” olmuştur.
Bu yüzden bütün aynalar — veliler, arifler, âşıklar — o nurdan pay alır.

Ve insana düşen, kendi kalbini bu büyük aynanın yansımasına açmaktır.
Çünkü hakikatte ayna insandır, yansıyan ise Hak’tır.
Kalp, temizlendiği kadar yansıtır.

#

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

hasnablog.com